
ATILIM ENDÜSTRİ
Projelendirme
Projelendirme süreci, modern inşaat sektörünün en kritik aşamalarından biri olarak, binaların güvenli, ekonomik ve sürdürülebilir şekilde inşa edilmesini sağlayan temel adımdır. Bina proje hazırlama aşamasında, mimari tasarımdan statik hesaplamalara, mekanik ve elektrik sistemlerinden peyzaj düzenlemelerine kadar tüm bileşenler detaylı olarak ele alınır. Yapı proje sürecinde, kullanıcı ihtiyaçları, arazi koşulları, imar yönetmelikleri ve teknik gereklilikler göz önünde bulundurularak, yapının tüm yaşam döngüsünü kapsayan bütüncül çözümler geliştirilir. Proje aşamasında alınan kararlar, yapının performansını, maliyetini ve kullanım ömrünü doğrudan etkilediğinden, multidisipliner bir yaklaşımla ve deneyimli teknik ekipler tarafından yürütülmesi büyük önem taşır.
Projelendirme | Modern Yapıların Yol Haritası
Modern yapı proje süreci, ön tasarım aşamasından uygulama projelerine kadar sistematik bir yaklaşımla ilerleyen komplike bir süreçtir. Bina proje çalışmaları kapsamında, zemin etütleri, statik ve betonarme hesaplar, deprem analizleri, enerji verimliliği simülasyonları ve maliyet analizleri gibi teknik çalışmalar gerçekleştirilir. Yapı proje dosyası içerisinde yer alan tüm çizim ve hesaplamalar, güncel yapı standartları ve yönetmelikler çerçevesinde hazırlanarak, ilgili kurumların onayına sunulur. Proje sürecinde kullanılan modern yazılımlar ve BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) teknolojileri, farklı disiplinler arasında koordinasyonu sağlarken, olası tasarım çakışmalarının önceden tespit edilmesine ve optimum çözümlerin geliştirilmesine olanak tanır. Bu süreçte hazırlanan detaylı uygulama projeleri, yapının inşaat aşamasında doğru ve verimli bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayan temel dokümanlardır.
Yapısal analiz ve tasarım süreçlerinde, farklı yazılımlar ve modelleme yaklaşımları bir arada kullanılarak kapsamlı çözümler elde edilmektedir. Statik proje hazırlama aşamasında, öncelikle SAP2000 model üzerinde yapı analizi gerçekleştirilerek binanın genel davranışı incelenir. Bu analiz sonuçları, yapının düğüm noktalarındaki kuvvet dağılımları ve deformasyon değerlerini ortaya koyar. Tekla model ile yapısal elemanların detaylı modellemesi yapılırken, kritik bağlantı noktalarında IDEA StatiCa model kullanılarak düğüm analizi gerçekleştirilir. Bu sayede, özellikle çelik yapılarda karmaşık birleşim detaylarının davranışı hassas bir şekilde değerlendirilebilmektedir.
Bina analizi sürecinde, farklı yazılımların entegrasyonu büyük önem taşımaktadır. SAP2000 model ile elde edilen yapı analizi sonuçları, Tekla model’e aktarılarak yapısal elemanların detaylandırılması ve imalat çizimlerinin hazırlanması sağlanır. Özellikle kritik bağlantı noktalarında, IDEA StatiCa model kullanılarak gerçekleştirilen düğüm analizi sayesinde, birleşim noktalarının gerçek davranışı simüle edilebilmekte ve gerekli optimizasyonlar yapılabilmektedir. Bu entegre yaklaşım, statik proje sürecinin daha verimli ve güvenilir bir şekilde yürütülmesini sağlarken, yapısal sistemin bütüncül performansının da doğru bir şekilde değerlendirilmesine olanak tanımaktadır.

sap2000 model
Yeni bir yapının projelendirilmesi, yapının güvenli, ekonomik ve sürdürülebilir olmasını sağlayan temel bir gerekliliktir. Proje aşamasında, yapının taşıyıcı sistemi detaylı bir şekilde tasarlanır, yük analizleri yapılır ve olası deprem, rüzgar gibi doğal etkilere karşı yapının davranışı öngörülür. Bu süreçte hazırlanan statik projeler, yapının hangi malzemelerle, nasıl inşa edileceğini, taşıyıcı elemanların boyutlarını ve özelliklerini belirler. Özellikle kullanım ergonomisinin proje aşamasında detaylı olarak ele alınması, yapının işlevselliğini doğrudan etkiler. Mekanların boyutlandırılması, dolaşım alanlarının planlanması ve kullanıcı ihtiyaçlarının önceden belirlenmesi, inşaat sonrası ortaya çıkabilecek maliyetli değişiklik taleplerinin önüne geçer. Bu sayede, başlangıçta yapılan detaylı planlama ile ileride oluşabilecek revizyon maliyetleri minimize edilir ve bütçe aşımları kontrol altında tutulur.

tekla model
Proje yapılmadan inşa edilen yapılar, can ve mal güvenliği açısından ciddi riskler taşır. Özellikle ülkemiz gibi deprem kuşağında yer alan bölgelerde, yapıların depreme dayanıklı olarak tasarlanması hayati önem taşımaktadır. Profesyonel bir proje süreci, yapının kullanım amacına uygun olarak tasarlanmasını, yerel yönetmeliklere ve standartlara uygunluğunu, enerji verimliliği kriterlerinin sağlanmasını ve çevresel etkilerin minimize edilmesini garanti altına alır. Ayrıca, proje aşamasında öngörülen potansiyel değişiklikler için alternatif çözümlerin geliştirilmesi ve bunların maliyet analizlerinin yapılması, inşaat sürecinde karşılaşılabilecek sürprizlere karşı hazırlıklı olunmasını sağlar. Bu proaktif yaklaşım, hem zaman hem de maliyet açısından önemli tasarruflar sağlarken, yapının kullanıcı memnuniyetini de maksimize eder. Bu nedenle, projelendirme aşaması, yapının yaşam döngüsü boyunca güvenli, ekonomik ve verimli bir şekilde hizmet vermesinin temel şartıdır.